Bakan Fidan, Dubai merkezli El Arabiya Televizyonu'na konuşarak İsrail-Filistin çatışması, İran-
İsrail gerilimi, Türkiye-Suudi Arabistan ilişkileri ve Suriye ile Irak'taki terörle mücadeleye değindi.
"BU GERGİNLİK DAHA BÜYÜK BİR SAVAŞIN HABERCİSİ OLABİLİR"
İsrail saldırılarının bölgesel yayılması bağlamında
İran'ın da bu işe dahil olma durumu hakkında Fidan, şu değerlendirmelerde bulundu: "Biz buna daha önceki analizlerimizde zaten işaret etmiştik. Bir an önce ateşkes olsun, daha çok insan ölmesin diye uğraşılır iken hiç kimse Yemen'den Husilerin bu olaya müdahil olup Kızıldeniz'i bloke edebileceği bir senaryoyu düşünmemişti. Ama bu işin Yemen'e de yayıldığını gördük. Diğer taraftan İsrail ile İran arasında başlayan gerginlik bizim uyardığımız bir konuydu.(İran-İsrail) Bu gerginlik daha büyük bir savaşın habercisi de olabilir. Şu an için durum sakinleşmiş görünse de bu potansiyel her zaman var. Gerginlik 1 Nisan'da İsrail'in Şam Büyükelçiliğine yaptığı saldırıyla başladı ki biz bu saldırıyı kınadık. Bu uluslararası hukukun ve geleneklerin ayaklar altına alındığı bir olaydı. İran açık bir provokasyona maruz kaldı. Bunun neticesinde yapılan misilleme harekatıyla bölge büyük bir facianın eşiğinden döndü."İran ve İsrail arasındaki gerginlikte taraflarla temas kurduklarını belirten Fidan, "Gerek Amerikalılarla gerekse İranlılarla görüştük. Bununla, her iki tarafın da yapmak istediklerinin yanlış anlaşılmasını, asıl niyetlerinin dışında bir senaryonun hayata geçmesini engellemeyi amaçladık. Zira her iki tarafın da en kötü senaryoya göre pozisyon alması halinde, kalıcı bir savaşla karşılaşabilirdik. Bu da bütün bölgede daha fazla toplumsal acıya ve sıkıntıya sebep olurdu. Biz, bunu önlemek için o kriz esnasında taraflarla gerekli temas trafiğinde bulunduk." dedi.
"İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜME GİDİLMEZSE BU SON GAZZE SAVAŞI OLMAYACAK"
İslam dünyasının Filistin konusunda artık birlik içinde hareket ettiğini anlatan Fidan, "Bu trajediden ders çıkarmazsak, iki devletli çözüme gidilmezse bu son Gazze savaşı olmayacak. Başka savaşlar ve gözyaşları bizi bekliyor olacak. İsrail'i de 1967 sınırlarını kabul etmeye davet etmemiz lazım. Sadece Hamas değil bütün Filistinliler 1967 esas alınarak kurulacak Filistin devletine razı." dedi.
SINIR ÖTESİNDE TERÖRLE MÜCADELE
Dışişleri Bakanı Fidan, Türkiye'nin Suriye ve Irak'taki terörle mücadelesinde kararlı olduğunu vurguladı. Bakan Fidan, "Bu konuda hiç tavizimiz yok." dedi. Türkiye'nin sınır ötesinde sivillere ve altyapıya zarar vermeden terör örgütü PKK'nın mevzilerini hedef aldığını kaydetti.
TÜRKİYE-SUUDİ ARABİSTAN ARASINDAKİ İLİŞKİLER
Türkiye-Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin son derece iyi bir rotada ilerlediğini kaydeden Fidan, şunları söyledi: "Sayın Cumhurbaşkanı'mız ile gerek Sayın Kral hem Sayın Veliaht Prens birçok kez bir araya geldiler. Bunların neticesinde alınan son derece stratejik kararlar var. En son biliyorsunuz, Gazze krizi başladıktan sonra, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Zirvesi Cidde'de yapıldı ve burada alınan kararlar var. Orada Cumhurbaşkanı'mız ve Veliaht Prens bir araya geldiler. Filistin'de ateşkesin sağlanması, insani yardımların hemen başlaması ve Filistinlilerin hak ettiği egemen, özgür, 1967 sınırlarına dayalı Filistin devletinin kurulması konusundaki fikir birliğimiz mevcut. Sadece fikir birliğimiz değil, bu konuda eylem birliğimiz de mevcut."Fidan, kasımda alınan kararlarla Arap Birliği ve İİT'ye mensup ülkelerin bir Temas Grubu kurduğunu anımsatarak, bu Temas Grubu'nun Filistin meselesini, bu ülkeler adına savunmakla ve anlatmakla görevlendirildiğini ve bu ülkeler arasında Suudi Arabistan, Türkiye, Katar, Nijerya, Endonezya, Ürdün, Mısır ve Filistin'in yer aldığını ayrıca İİT Genel Sekreteri ve Arap Birliği Genel Sekreteri'nin de çalışmalarına katıldığını aktardı.
Bunların Türkiye ile Suudi Arabistan'ın ve başka kardeş ülkelerin mutabakatı olmadan alınacak kararlar olmadığını belirten Fidan, "Şu anda bizim onlarla da mutabık kaldığımız pozisyonumuz şu: İslam dünyasının bugüne kadar bölgesel krizleri çözememesinin en önemli sebebi, birlik olamamalarından kaynaklanıyordu. Herhangi bir sorun etrafında bir araya gelip çabalarını, stratejilerini, vizyonlarını, eylemlerini birleştirememelerinden kaynaklanan bir sorun vardı. Bu bölünmüşlük Filistin meselesinde de uzun süre devam etti. Ama çok şükür bu kez, alınan kararlarla, atılan adımlarla, bu sorunun büyük ölçüde aşıldığını görüyoruz. Nitekim İslam ülkeleri olarak şu anda, özellikle iki devletli çözümde ısrar ve moral üstünlük oluşturma konularında büyük bir mevzii kazanmış durumdayız." dedi.
"BU SORUNU HEP BERABER SIRTLANMAMIZ GEREKİYOR"
Fidan, bu hususta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vizyonunun da son derece net olduğunu vurgulayarak, şunlar kaydetti: "Filistin meselesinde ve diğer meselelerde, elimizi taşın altına sokmaktan çekinmiyoruz. Türkiye olarak, Filistin meselesinde yükü sadece Arap kardeşlerimize bırakamayız. Bu mesele, bütün İslam dünyasının ortak problemidir. Bu hepimizin ortak yarası. Bu sorunu hep beraber sırtlanmamız gerekiyor. Bunun sorumluluğunu sadece birkaç kardeşimize, birkaç Arap ülkesine bırakmak doğru olmaz. Tam tersine bu Arap kardeşlerimize büyük haksızlık olur. Amerika'nın ve Batı gibi kilit ülkelerin kayıtsız şartsız destek verdiği İsrail karşısında, bu meselede onları yalnız bırakamayız. Bu bilinçten hareketle biz, bütün fedakarlığımızla, bütün iyi niyetimizle, sorunu beraberce üstlenmeye ve gerekli yardımı yapmaya hazır olduğumuzu ifade ettik. Bu konuda Suudi Arabistan'la aramızda fikir birliği mevcut."
Fidan, ortak savunma, teknoloji alanlarında bilimsel araştırma ortaklıkları ve ittifakların kurulmasıyla ilgili bölgede yeni ittifaklar olup olmayacağın ilişkin soruya "Elbette görebiliriz. Mevcut olan dostluklarımızı, çeşitli alanlarda somut işbirliğine ve somut mekanizmalara dönüştürme vakti geldi. Bu hep konuştuğumuz bir konu. Arap ülkeleri, İslam ülkeleri birbirleriyle son derece iyi kardeşler. Bu ülkelerin yetkilileri bir araya geldikleri zaman, birbirini son derece iyi ağırlıyorlar, birbirlerine son derece güzel sözler söylüyorlar. Ama gerçek hayattaki sorunlarla ilgilenmek için kurumsal ilişki geliştirmek ve işbirliği platformları geliştirmek konularında biraz yetersizliğimiz var. Bu eksikliği gören liderlerimiz, özellikle ekonomik alanda, finans alanında, savunma alanında, enerji alanında; eğitim, öğretim, sağlık, teknoloji dahil farklı alanlarda çeşitli işbirliği mekanizmaları artık kurma konusunda karar almış durumdalar." yanıtını verdi.