MUAMMER YAŞAR
TEKİRDAĞ - ‘Geçmiş olsun’ bombardımanına tutulan Bilge, sağlık konusunda son aylarda yaşadıklarıyla ilgili gazeteci Muammer Yaşar’ın ‘- 5 ayda 2 kriz 2 anjiyo geçirdiniz. Sağlığınızda neler oluyor?’ sorusuna “Aşağıdan ısrarla ölüme gönderilmek istensem de, yukarısı inatla beni aşağıya gönderiyor. İki arada bir derede kaldım. Bu benim hür irademle isteyip yaptığım bir şey değil” şeklinde cevap verdi
Kaldırıldığı Tekirdağ Dr İsmail Fehmi Cumalıoğlu Şehir Hastanesi, Kardiyoloji Servisi’nde Uzm Dr Kubilay Erselcan ve ekibi tarafından yapılan başarılı operasyon sonucu bir kez daha yaşama ‘Merhaba’ diyen Bilge, Googlemagazin’den Gazeteci Muammer Yaşar’ın sorularını cevapladı. Yaşar’ın ilginç sorularına Bilge’nin verdiği cevaplarda hayli ilginç ve düşündürücüydü.
“- İki gazeteci gibi mi konuşalım yoksa baba-oğul gibi mi?”
“- Paşa gönlün hangisini istiyorsa öyle konuşalım Muammerim”
“- Sen sadece İstanbul’un değil, Türkiye’nin her noktasında görev yapan yaşı senden küçük bütün gazetecilerin ‘Cemal Babası’sın. Fazla konuşmayı ve konuşulmayı sevmezsin. Basın camiamızda seni iyi tanıdığımız kadar belki bir çoğumuz kendi öz babamızı tanımadık. Ben sana sorularımı senin stilinle sorarsam bir sakınca olurmu?”
(Baba gülümsüyor)
“- E bu meslekte seni kim yetiştirdi oğlum ?”
“- Haklısın Cemal Baba... Neler oluyor sağlık dünyanda? Yıllar önce ilk ciddi kalp krizini İzmir’in Çeşme ilçesinde geçirmiştin ve ambulansla şehre 100 km mesafedeki özel bir hastaneye son dakika yetiştirilmiştin. Aradan 7-8 yıl geçti. Tekirdağ’dasın ve 4-5 ay içinde iki ciddi kalp krizi geçirdin, ikisinde de seni masaya yatırdılar. Neler oluyor (kendini yormadan) anlatır mısın?”
“- Valla Muammer’im sırf şu soruna en başından bugüne kadar yaşadıklarımı anlatarak cevap vermeye kalksam, sahibi olduğun sitenin sayfaları buna yetmez. Geçen gün Önce Vatan Gazetesi’nden sevgili kardeşim Habib Babar’ın röportajını okuyan iş adamı kardeşim Gültekin Kaya, sosyal medyada o kadar güzel bir yorumda bulunmuş ki, (Şurada anlattıkların hayatta yaşadıklarının milyonda biri bile değil. Senin hayatın ne senin anlatmanla, nede gazetecilerin yazmasıyla biter abi) gibi çok güzel bir cümle yazmış. Benim hayatla bir problemim yok. Problemim insan denen iki ayaklılarla. Bende, benden öncekiler gibi geldim gidiyorum. Bu son krizden sonra artık şunu iyice anladım ki ‘Ben insanlarla konuşmamalıyım, onları dinlememeli , beni dinlemeleri içinde onlarla bir araya gelmemeliyim.’ Bu sebeple konuşmama kararı aldım. Zira yaptığım her sohbette sağlığımı bozacak tepkilere, eleştirilere maruz kalıyorum, kaldıkça da kendimi, musalla taşına benzettiğim ameliyat masalarında buluyorum.”
“- Cemal Baba. Şu cümlelerinle belki çok şey anlattın da, doğrusunu söylemem gerekirse ben bir şey anlamadım. Gene kripto gidiyorsun. Yani soruyu soranın anlayamayacağı ama okuyacak olanların anlayacağı türden cevaplar veriyorsun. Neyse, şu an nasılsın?”
“- Kriz sonrası yapılacak operasyonu için Dr İsmail Fehmi Cumalıoğlu Şehir Hastanesi’ni tercih etmem doğru bir kararmış. Operasyon içinde doktorum Kubilay Erselcan ve ekibine denk gelmemse ikinci bir şans oldu benim için. Erselcan, harika bir doktor, kardiyolojinin yakın gelecekte bu ülkenin marka ismi bir hekim bana kalırsa. Benim sadece Tekirdağ’da ki kalp hastaları için değil yurt genelindeki bütün kalp hastalarına önereceğim en iyi hekim adlarından biri. Bu çocuk hastalarının ölmesine izin vermiyor. Ne ediyor ediyor, hastasının ensesine yapışan ölümü operasyon esnasında bir biçimde ekarte edebiliyor. Ya yukarıyla arasında gizli bir anlaşma var ya da ölümle karşı karşıya gelen hastasını ölümün elinden başarıyla alabilen harika bir gladyatör.”
“- Baba, doktor hakkında bu kadar iddialı konuşuyorsan sen bu operasyon esnasında farklı bir şey yaşamış olmalısın gibime geliyor. Neler oldu anlatsana”
“- Oldu tabi. İşte o anlarımda O’nda ki gücü gördüm ben. Bu tanımı ve ifadeleri boş yere kullanmıyorum ben Muammer’im”
“- E anlat Cemal Baba!”
“- Operasyondan çıktım, aşağıda ameliyattan çıkan hastaların gözlem altında tutuldukları yoğun bakım ünitesinde 1 saat kaldıktan sonra yıkarıya odama alındım. Odama getirilmemle işlem bitmedi haliyle. Burada kasığıma iki adet kum torbası koydular. Benden sağ bacağını oynatmamamı, bükmememi söylediler. E hoca bu ne diyorsa söylediklerine harfiyen uydum tabi. Ama hiç hesapta olmayan bir şey oldu. Dakikalardır tuttuğum öksürüğü daha fazla tutamadım. Şiddetli bir öksürüktü. Öksürmemle birlikte kasığımda ki atar damar patladı. Kasığım, o anlarda havuz fıskiyesi gibiydi. Refakatçim olan kanalımızın teknik müdürü Bülent Çakırlı hemen hemşirelere haber verdi. Geldiler, baktılar olacak gibi değil. Ameliyatı yapan Kubilay Hoca’ya haber verdiler. O ve ekibi bir kez de odamda başımdaydılar. Kanı durdurmak için ellerinden geleni yaptılar. Kubilay hoca bir kez daha devreye girdi. Patlayan atardamara gerçekleştirdiği müdahale ile kanı durdurdu. İşte o an anladım ki, bu genç doktor bu ülkenin gelecekte ki harika bir ismidir, markasıdır ve marka bir isim olduğunu da benim o lanet operasyonumda ziyadesiyle tescillemiştir”
“- Anlattıkların film gibi be Cemal Baba. Neler yaşamışsın ama yaşadıklarının önünde durmayı bilen, seni koruyan, seni ölüme yem etmeyen çok iyi bir hekime denk gelmişsin”
“- Bu olayda benim geçirdiğim krizin bir önemi yok. Krizdir bu. Gelir seni silkeler. Şansın varsa yaşarsın yoksa ölürsün. Ama ben bu konuda dikkatleri hastasının ölmesine izin vermeyen genç, cesur ve başarılı bir hekimin üzerine çekmek istiyorum. Yıllar önce İzmir’de ilk geçirdiğim o ağır enfarktüsle birlikte Çeşme Devlet Hastanesi’nin tefrik ettiği ambulansla 100 km’lik bir koşuşturmanın ardından son dakikada kapısından içeriye sokulduğum Özel Su Hospital’de görevli Uzm Dr Samet Uyar’dan sonra bu kez de Tekirdağ Dr İsmail Fehmi Cumalıoğlu Şehir Hastanesi’nde Uzm. Dr Kubilay Erselcan tarafından hayata döndürüldüm. Bu ikisinin meslek hayatlarında hastalarını ölüme vermek yok.”
“- Yani?”
“- Her insan hayatında o insanı koruyan melekleri vardır. İşte bu iki başarılı hekim benim hayatımdaki iki kurtarıcı meleğimdi”
“- 1’inci ve 3’ün ameliyatlarda seni kurtaran hekimleri öğrenmiş olduk. Peki arada kayıp bir operasyon var, onu nasıl açıklayacaksın?”
“- O bir hekim değil, açıktan neşter parası alabilmek için hastasını kaz gibi gören eli neşterli bir avcıydı. O, bu iki hekimin namusta ve ahlakta ellerine su dökemez”
“- Baba gene şaşırttın beni, farkında mısın?
TEKİRDAĞ - ‘Geçmiş olsun’ bombardımanına tutulan Bilge, sağlık konusunda son aylarda yaşadıklarıyla ilgili gazeteci Muammer Yaşar’ın ‘- 5 ayda 2 kriz 2 anjiyo geçirdiniz. Sağlığınızda neler oluyor?’ sorusuna “Aşağıdan ısrarla ölüme gönderilmek istensem de, yukarısı inatla beni aşağıya gönderiyor. İki arada bir derede kaldım. Bu benim hür irademle isteyip yaptığım bir şey değil” şeklinde cevap verdi
Kaldırıldığı Tekirdağ Dr İsmail Fehmi Cumalıoğlu Şehir Hastanesi, Kardiyoloji Servisi’nde Uzm Dr Kubilay Erselcan ve ekibi tarafından yapılan başarılı operasyon sonucu bir kez daha yaşama ‘Merhaba’ diyen Bilge, Googlemagazin’den Gazeteci Muammer Yaşar’ın sorularını cevapladı. Yaşar’ın ilginç sorularına Bilge’nin verdiği cevaplarda hayli ilginç ve düşündürücüydü.
“- İki gazeteci gibi mi konuşalım yoksa baba-oğul gibi mi?”
“- Paşa gönlün hangisini istiyorsa öyle konuşalım Muammerim”
“- Sen sadece İstanbul’un değil, Türkiye’nin her noktasında görev yapan yaşı senden küçük bütün gazetecilerin ‘Cemal Babası’sın. Fazla konuşmayı ve konuşulmayı sevmezsin. Basın camiamızda seni iyi tanıdığımız kadar belki bir çoğumuz kendi öz babamızı tanımadık. Ben sana sorularımı senin stilinle sorarsam bir sakınca olurmu?”
(Baba gülümsüyor)
“- E bu meslekte seni kim yetiştirdi oğlum ?”
“- Haklısın Cemal Baba... Neler oluyor sağlık dünyanda? Yıllar önce ilk ciddi kalp krizini İzmir’in Çeşme ilçesinde geçirmiştin ve ambulansla şehre 100 km mesafedeki özel bir hastaneye son dakika yetiştirilmiştin. Aradan 7-8 yıl geçti. Tekirdağ’dasın ve 4-5 ay içinde iki ciddi kalp krizi geçirdin, ikisinde de seni masaya yatırdılar. Neler oluyor (kendini yormadan) anlatır mısın?”
“- Valla Muammer’im sırf şu soruna en başından bugüne kadar yaşadıklarımı anlatarak cevap vermeye kalksam, sahibi olduğun sitenin sayfaları buna yetmez. Geçen gün Önce Vatan Gazetesi’nden sevgili kardeşim Habib Babar’ın röportajını okuyan iş adamı kardeşim Gültekin Kaya, sosyal medyada o kadar güzel bir yorumda bulunmuş ki, (Şurada anlattıkların hayatta yaşadıklarının milyonda biri bile değil. Senin hayatın ne senin anlatmanla, nede gazetecilerin yazmasıyla biter abi) gibi çok güzel bir cümle yazmış. Benim hayatla bir problemim yok. Problemim insan denen iki ayaklılarla. Bende, benden öncekiler gibi geldim gidiyorum. Bu son krizden sonra artık şunu iyice anladım ki ‘Ben insanlarla konuşmamalıyım, onları dinlememeli , beni dinlemeleri içinde onlarla bir araya gelmemeliyim.’ Bu sebeple konuşmama kararı aldım. Zira yaptığım her sohbette sağlığımı bozacak tepkilere, eleştirilere maruz kalıyorum, kaldıkça da kendimi, musalla taşına benzettiğim ameliyat masalarında buluyorum.”
“- Cemal Baba. Şu cümlelerinle belki çok şey anlattın da, doğrusunu söylemem gerekirse ben bir şey anlamadım. Gene kripto gidiyorsun. Yani soruyu soranın anlayamayacağı ama okuyacak olanların anlayacağı türden cevaplar veriyorsun. Neyse, şu an nasılsın?”
“- Kriz sonrası yapılacak operasyonu için Dr İsmail Fehmi Cumalıoğlu Şehir Hastanesi’ni tercih etmem doğru bir kararmış. Operasyon içinde doktorum Kubilay Erselcan ve ekibine denk gelmemse ikinci bir şans oldu benim için. Erselcan, harika bir doktor, kardiyolojinin yakın gelecekte bu ülkenin marka ismi bir hekim bana kalırsa. Benim sadece Tekirdağ’da ki kalp hastaları için değil yurt genelindeki bütün kalp hastalarına önereceğim en iyi hekim adlarından biri. Bu çocuk hastalarının ölmesine izin vermiyor. Ne ediyor ediyor, hastasının ensesine yapışan ölümü operasyon esnasında bir biçimde ekarte edebiliyor. Ya yukarıyla arasında gizli bir anlaşma var ya da ölümle karşı karşıya gelen hastasını ölümün elinden başarıyla alabilen harika bir gladyatör.”
“- Baba, doktor hakkında bu kadar iddialı konuşuyorsan sen bu operasyon esnasında farklı bir şey yaşamış olmalısın gibime geliyor. Neler oldu anlatsana”
“- Oldu tabi. İşte o anlarımda O’nda ki gücü gördüm ben. Bu tanımı ve ifadeleri boş yere kullanmıyorum ben Muammer’im”
“- E anlat Cemal Baba!”
“- Operasyondan çıktım, aşağıda ameliyattan çıkan hastaların gözlem altında tutuldukları yoğun bakım ünitesinde 1 saat kaldıktan sonra yıkarıya odama alındım. Odama getirilmemle işlem bitmedi haliyle. Burada kasığıma iki adet kum torbası koydular. Benden sağ bacağını oynatmamamı, bükmememi söylediler. E hoca bu ne diyorsa söylediklerine harfiyen uydum tabi. Ama hiç hesapta olmayan bir şey oldu. Dakikalardır tuttuğum öksürüğü daha fazla tutamadım. Şiddetli bir öksürüktü. Öksürmemle birlikte kasığımda ki atar damar patladı. Kasığım, o anlarda havuz fıskiyesi gibiydi. Refakatçim olan kanalımızın teknik müdürü Bülent Çakırlı hemen hemşirelere haber verdi. Geldiler, baktılar olacak gibi değil. Ameliyatı yapan Kubilay Hoca’ya haber verdiler. O ve ekibi bir kez de odamda başımdaydılar. Kanı durdurmak için ellerinden geleni yaptılar. Kubilay hoca bir kez daha devreye girdi. Patlayan atardamara gerçekleştirdiği müdahale ile kanı durdurdu. İşte o an anladım ki, bu genç doktor bu ülkenin gelecekte ki harika bir ismidir, markasıdır ve marka bir isim olduğunu da benim o lanet operasyonumda ziyadesiyle tescillemiştir”
“- Anlattıkların film gibi be Cemal Baba. Neler yaşamışsın ama yaşadıklarının önünde durmayı bilen, seni koruyan, seni ölüme yem etmeyen çok iyi bir hekime denk gelmişsin”
“- Bu olayda benim geçirdiğim krizin bir önemi yok. Krizdir bu. Gelir seni silkeler. Şansın varsa yaşarsın yoksa ölürsün. Ama ben bu konuda dikkatleri hastasının ölmesine izin vermeyen genç, cesur ve başarılı bir hekimin üzerine çekmek istiyorum. Yıllar önce İzmir’de ilk geçirdiğim o ağır enfarktüsle birlikte Çeşme Devlet Hastanesi’nin tefrik ettiği ambulansla 100 km’lik bir koşuşturmanın ardından son dakikada kapısından içeriye sokulduğum Özel Su Hospital’de görevli Uzm Dr Samet Uyar’dan sonra bu kez de Tekirdağ Dr İsmail Fehmi Cumalıoğlu Şehir Hastanesi’nde Uzm. Dr Kubilay Erselcan tarafından hayata döndürüldüm. Bu ikisinin meslek hayatlarında hastalarını ölüme vermek yok.”
“- Yani?”
“- Her insan hayatında o insanı koruyan melekleri vardır. İşte bu iki başarılı hekim benim hayatımdaki iki kurtarıcı meleğimdi”
“- 1’inci ve 3’ün ameliyatlarda seni kurtaran hekimleri öğrenmiş olduk. Peki arada kayıp bir operasyon var, onu nasıl açıklayacaksın?”
“- O bir hekim değil, açıktan neşter parası alabilmek için hastasını kaz gibi gören eli neşterli bir avcıydı. O, bu iki hekimin namusta ve ahlakta ellerine su dökemez”
“- Baba gene şaşırttın beni, farkında mısın?