CEMAL BİLGE
İSTANBUL - Karadeniz kökenli olmasına karşın o özünde bir İstanbullu. O bir Boğaz çocuğu. Soylu bir ailenin, harikulade bir anne ile babanın, muhteşem bir halanın, her biri birbirinden değerli insanların oluşturduğu özel bir sülalenin İstanbul’da ki çok sevilen bir ismi.
DOĞUŞTAN CUMHURİYETÇİ VE ATATÜRKÇÜ
Öyle bir anne baba ki, çocukları (Osman Bey) dünyaya geldiğinde kulaklarına isim olarak birine Cumhuriyet, diğerine Gazi Mustafa Kemal diyecek kadar muhteşem bir anne babanın oğlu olarak dünyaya geldi.
Kulakların birine Cumhuriyet, ötekinde Mustafa Kemal adı okunur da Osman Gürcan Çelikkol Cumhuriyetçi bir Atatürk evladı olmaz mı? Olur haliyle….
Çelikkol, harikulade bir ailenin gelecekte ülkesine armağan edilecek harika bir çocuk olduğunu bilmeden büyüdü İstanbul’da.
Büyüdü ama… Ama öyle ama böyle büyüdü. Öyle bir büyüdü ki, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdiğinde içinde ki duyguların temelinde şu vardı. Öncelikle halkı halk yapan vatandaşlarının adalet önünde kronikleşen sorunlarını çözmek, sonrasında ise ülkesinin aynı değerdeki problemlerini ulusal ve uluslararası arenalarda ulusal sevinçlere dönüştürmekti.
Böyle düşünmesinin altında yatan yegane gerçekse, anne ve babasından hatta hukukçu halasından aldığı aile içi eğitimdi.
O İLKOKULDA İKEN ÜNİVERSİTELİKTİ
İlkokulu, ortaokulu, lisesi ipe dizdi başarılarıyla… O’nu tanıyanlar “Bu çocuk daha ilköğretim çağlarında üniversiteye aç yaşamış” diye düşündüler…
Yalan da değildi… Üniversite çağına gelene kadar gerisinde bıraktığı okullar onun hayatında son derece basit bir eğitim sürecinin adıydı.
Çelikkol için eğitim, kazandığı hukuk fakültesiyle birlikte başladı. Asıl öğrenmesi, bilmesi gerekenler bu çatı altındaydı. Zira babası, annesi ve halası adaleti O’na öyle bir işlemişlerdi ki, Çelikkol’un hukukçu olmaktan başka çaresi yoktu.
Ve oldu... Önce ailesi için oldu, sonraki olma nedeni ülkesiydi. Zira Çelikkol kendisi için öyle büyük hedefler koymuştu ki, bu hedeflere ulaşmayı istemekten başka da yolu yoktu.
O gerçek bir Cumhuriyetçi, gerçek bir Mustafa Kemal sevdalısıydı. Öğrencilik hayatında kendine rehber olarak edinmişti Mustafa Kemal’i. Bundan hiçbir gün, biç bir hafta, hiçbir ay ve hiç bir yıl taviz vermedi.
İSTANBUL O’NU BAĞRINA BASTI
Boğazın sevilen çocuğu, İstanbul’un sevilen bir hukukçusuydu artık. Kapısına gelen her vatandaşın problemini bir memleket meselesi görüyor ve davaları kazanmak için elinden geleni yapıyordu.
Asildi, duruşma salonlarında bir avukat olarak ortaya koyduğu tavır özellikle hakim ve savcıların çok hoşuna gidiyordu. Aslına bakarsanız rakipleri ve karşı dava tarafları bile O’na hayran oluyor fakat bunu O’na çaktırmıyorlardı
.
Osman Gürcan Çelikkol bir noktadan sonra İstanbul avukatı olmaktan çok artık bir Türkiye avukatıydı. Beyefendiliği, mahkemelerdeki tavırları, haksızlığa uğrayanların haklarını savunmak için verdiği seviyeli mücadele ve hukukçuluğuna dair ortaya koyduğu pek çok özellik çok kısa zamanda adalet dünyasında konuşulur olmuştu….
O artık gerçek bir avukat gerçek bir hukukçuydu. Yargıç ve savcıların Osman Bey savunma yaparken büyük keyifle dinlediği çok özel bir isim olup çıkmıştı…
KÖTÜLERDEN HEP UZAK DURDU
Herkesin dost olmayı istediği bir isim olan Çelikkol, hayatına girecek insanları ince eleyip sıkı dokuyordu. Zira biliyordu, yaşadığı dünyada iyi olduğu kadar kötü ve kendisine zarar verecek insanların da olduğunu…
Ülkesini bu denli seven, kurucusuna o denli hayran, hepsinden önemlisi Cumhuriyet’i kendine ilke, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü yaşamına rehber edinen genç avukatın yüreğinin derinliklerinde bir şeyler olmalıydı.
Vardı….
Hırsızın, haraminin, şerefsizin olduğu gibi Çelikkol gibi dürüstlerin de kendilerini ait hissettikleri bir yerler vardı kuşkusuz…
ATATÜRK’TE ÇOK ÇEKTİ BE!
O yer, 9 Eylül 1923’e Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan kısa adıyla CHP, upuzun adıyla Cumhuriyet Halk Partisi’ydi.
Atatürk bir dünya lideridir. O’nun bu özelliği tartışılmaz… Ve kendi karakterinde ya da karakterine yakın insanlardan oluşmasını istediği bir partiydi kurduğu.
Kurdu da… Her ne kadar o zaman bile parti içinde bir takım hizipçiler, a-normal tipler vardıysa da Atatürk’ün dik ve sağlam duruşu karşısında fazla at oynatamadı o hainler…
Atatürk sadece savaş meydanlarında değil, demokrasiye geçirdiği ülkesinin Meclis’inde de bu ve buna benzer art niyetli insanlarla savaştı durdu.
Hiç uzağa gitmeyelim. O yıllarda da CHP’ye zarar vermeyi isteyen, Atatürk’ü devirmeyi planlayan bugünün FETÖ’cülerine benzer tipler vardı. Hiçbir art niyetliye, hiçbir kötü düşünceliye, hiçbir haine yol vermedi Bay Mustafa…
O’na da yakışan buydu elbet… Dünyaya yenilmemiş bir dev, içeride ki üç beş haine yenilecek miydi? Tabi ki hayır, tabi ki ASLA!
KEDİ ‘ŞERO’ KADAR BİLE OLAMADILAR
O hainler hep vardı CHP’de. Bazen partinin bir çaycısıydılar, bazen bir milletvekili bazen de lider olup çıktılar vatandaşın karşısına… Ama hiçbiri partinin kedisi ‘Şero’ kadar sadık, partinin kedisi ‘Şero’ kadar Atatürk’ü ve O’nun kurduğu CHP’yi sevemedi.
Parti içi derin altyapı (!) CHP’yi ve ülkeyi sevenleri de sevemedi.
OSMAN GÜRCAN ÇELİKKOL VE CHP
Yıllar geçti, geldik bugünlere….
İstanbul’un olduğu kadar Türkiye’nin başarılarından gurur duyduğu, meslektaşlarınınsa feyz aldığı bir Osman Gürcan Çelikkol çıktı ortaya…
Hani yazımın girişinde doğumundan avukat olduğu yıla kadar özetle anlattığım adam var ya. Hah işte O!
Kulaklarından birine ‘Cumhuriyet’ ötekine ‘Mustafa Kemal’ fısıldanan o genç avukattan ne beklenir ki ? Tabi CHP çatısı altında yer almak…. O’da öyle yaptı dostlar… “Ata’mın partisi” dedi, “ülkemin partisi” dedi, “benim partim” dedi ve yerini CHP saflarında aldı.
İstanbul CHP’ye önce üye gösterdiği üstün başarılar sonucunda da 2010 – 2012 yılları arasında partinin İstanbul Disiplin Kurulu Başkanlığı’na kadar yürüdü…
E o makamda Çelikkol olur da, adaletsizlik beklenir mi? Kuşkusuz ki hayır. O’da öyle yaptı… Kendisine tevdi edilen görevi öyle güzel ve adaletli bir biçimde yerine getirdi ki, Çelikkol adı artık sadece hukuk dünyasında değil CHP kainatında da (!) konuşulan isim olmuştu.
Çelikkol gerçek bir vatansever ve bir o kadar gerçek bir Atatürkçü… Bu iki neden yan yana geldiğinde de CHP’li olmaktan başka şansı olmadı çelik yürekli adamın…
Dışarıdan baktığında CHP’yi hep bir Türkiye partisi gibi gördü ve buna da kendini inandırdı başarılı hukukçu. Zaman içinde bazı haksızlıkları görmeye başlayınca da, geldiğinin bir CHP’den çok bir AK Parti olduğunu düşünmeye başladı. (Bunu O demiyor, benim gözlemlerimden çıkardığım bir sonuçtur bu)
VE ÇELİKKOL YEREL İLE ADIM ATTI SİYASET SAHNESİNE
Ve Avukat Osman Gürcan Çelikkol siyaset sahnesinde !
2014 yılında Beylikdüzü’nden belediye başkan aday adayı oldu. Karşısında ki rakipse o güne kadar CHP’nin ilçe başkanlığını yapmış bugünün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’ydu.
Beylikdüzü halkı şaşkındı. Vatandaşlar farklı aday ve adaylar beklerken ve de içlerinde Avukat Osman Gürcan Çelikkol gibi bir isim varken bu adam nasıl ve ne gerekçeyle ortaya çıkarılmıştı?
“- Osman Gürcan Çelikkol hakkında ne düşünüyorsun?”
“- Ne düşününebilirim? Adam gibi adam. Beylikdüzü’ne eğer bir başkan seçilecekse mutlaka Osman Bey olmalı..”
TANRI’NIN DEĞİL BİLİNMEYEN GÜÇLERİN ADALETİ
O yıl yapılan seçimlerde sandıktan çıkan Ekrem İmamoğlu oldu. İmamoğlu, düne kadar CHP İlçe Başkanı’yken bir sonra ki gün Beylikdüzü’nün Belediye Başkanı olmuştu.
Ertesi gün bir kez daha soruyoruz halka:
“- Dün başka dediniz bu gün başka şeyler oldu. Bunu nasıl açıklarsınız?”
“- Anam avradım olsun ki ben ve ailem oylarımızı Osman Bey’e verdik. Bizim gibi bir çok aile böyle yaptı. Çıkan sonuç tam bir hüsran, tam bir hayal kırıklığı. Bu bir tezgah, bu bir oyun”
BU BİR SEÇİM MİYDİ FİLM MİYDİ, ANLAYAMADIK
Vatandaş mıydı yalan söyleyen yoksa el altından vizyona konan bir film mi vardı, bakın işin orasını anlayamadık.
İmamoğlu (Onca istemeyen Beylikdüzülü’ye rağmen) ertesi güne belediye başkanı olarak uyandı ve vakit kaybetmeden başkanlık koltuğuna oturdu.
Osman Çelik Gürcan Çelikkol mu?
Seçimde nelerin döndüğünü herkesten iyi bilendi ama danışmanı dahil hiç kimseyle o gerçeği paylaşmadı. Aradan yıllar geçmişine rağmen bugün bile saklı bir tarihtir 2014 yılında yapılan yerel seçimlerin Beylikdüzü ayağı....
VE ÇELİKKOL ARTIK CHP’YE KIRGIN
Çelikkol, o seçimde yaşadıklarından sonra önce partisine küstü. İstifa etmedi ama artık partisiyle en ufak bir ilintisi kalmadı.
Haklıydı.
Zira haftalar içinde değil, günler içinde hiç değil, saatler içinde hayata geçirilmiş aşağılık bir planla vatanın doğru ve dürüst evladı Çelikkol dururken adı şaibeden geçilmeyen biri Beylikdüzü Belediye Başkanı olmuştu.
Başkan olmadan ve olduktan sonra Beylikdüzü’nde bir müteahhit olarak adı sayısız usulsüzlüğe karışan bir isim, 2014 yılında önce Beylikdüzü’nün, ardından Haziran 2019’da yapılan seçimlerde de İstanbul’un Büyükşehir Belediye Başkanı olmuştur.
Hakkında sonuçlanan ve devam edegelen sayısız dava bulunan İmamoğlu, 2019’dan beri İstanbul’un CHP’den çok HPD oylarıyla seçilmiş bir belediye başkanı…
Osman Bey mi?
O, Cumhuriyetine ve O’nun kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e aşık ancak bugünün farklı Kemal’inin elinde olan partisi CHP’yi kırgın…
Kolay kolay da affedeceği düşünülmeyen bir kırgınlık.
Bizden bir not:
Üzülme be Osman Başkan…
Bu ülkede CHP’nin başına geçecek başka Kemal’ler de olacaktır. O Kemal’ler geldiğinde Uranüs ve Gaia'nın kızı olan adalet ve düzen tanrıçası Themis, mutlaka ki gereğini yapacaktır..
Bir başka yazıda, röportajda ve konuda görüşmek buluşmak umut ve dileği ile…
İSTANBUL - Karadeniz kökenli olmasına karşın o özünde bir İstanbullu. O bir Boğaz çocuğu. Soylu bir ailenin, harikulade bir anne ile babanın, muhteşem bir halanın, her biri birbirinden değerli insanların oluşturduğu özel bir sülalenin İstanbul’da ki çok sevilen bir ismi.
DOĞUŞTAN CUMHURİYETÇİ VE ATATÜRKÇÜ
Öyle bir anne baba ki, çocukları (Osman Bey) dünyaya geldiğinde kulaklarına isim olarak birine Cumhuriyet, diğerine Gazi Mustafa Kemal diyecek kadar muhteşem bir anne babanın oğlu olarak dünyaya geldi.
Kulakların birine Cumhuriyet, ötekinde Mustafa Kemal adı okunur da Osman Gürcan Çelikkol Cumhuriyetçi bir Atatürk evladı olmaz mı? Olur haliyle….
Çelikkol, harikulade bir ailenin gelecekte ülkesine armağan edilecek harika bir çocuk olduğunu bilmeden büyüdü İstanbul’da.
Büyüdü ama… Ama öyle ama böyle büyüdü. Öyle bir büyüdü ki, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdiğinde içinde ki duyguların temelinde şu vardı. Öncelikle halkı halk yapan vatandaşlarının adalet önünde kronikleşen sorunlarını çözmek, sonrasında ise ülkesinin aynı değerdeki problemlerini ulusal ve uluslararası arenalarda ulusal sevinçlere dönüştürmekti.
Böyle düşünmesinin altında yatan yegane gerçekse, anne ve babasından hatta hukukçu halasından aldığı aile içi eğitimdi.
O İLKOKULDA İKEN ÜNİVERSİTELİKTİ
İlkokulu, ortaokulu, lisesi ipe dizdi başarılarıyla… O’nu tanıyanlar “Bu çocuk daha ilköğretim çağlarında üniversiteye aç yaşamış” diye düşündüler…
Yalan da değildi… Üniversite çağına gelene kadar gerisinde bıraktığı okullar onun hayatında son derece basit bir eğitim sürecinin adıydı.
Çelikkol için eğitim, kazandığı hukuk fakültesiyle birlikte başladı. Asıl öğrenmesi, bilmesi gerekenler bu çatı altındaydı. Zira babası, annesi ve halası adaleti O’na öyle bir işlemişlerdi ki, Çelikkol’un hukukçu olmaktan başka çaresi yoktu.
Ve oldu... Önce ailesi için oldu, sonraki olma nedeni ülkesiydi. Zira Çelikkol kendisi için öyle büyük hedefler koymuştu ki, bu hedeflere ulaşmayı istemekten başka da yolu yoktu.
O gerçek bir Cumhuriyetçi, gerçek bir Mustafa Kemal sevdalısıydı. Öğrencilik hayatında kendine rehber olarak edinmişti Mustafa Kemal’i. Bundan hiçbir gün, biç bir hafta, hiçbir ay ve hiç bir yıl taviz vermedi.
İSTANBUL O’NU BAĞRINA BASTI
Boğazın sevilen çocuğu, İstanbul’un sevilen bir hukukçusuydu artık. Kapısına gelen her vatandaşın problemini bir memleket meselesi görüyor ve davaları kazanmak için elinden geleni yapıyordu.
Asildi, duruşma salonlarında bir avukat olarak ortaya koyduğu tavır özellikle hakim ve savcıların çok hoşuna gidiyordu. Aslına bakarsanız rakipleri ve karşı dava tarafları bile O’na hayran oluyor fakat bunu O’na çaktırmıyorlardı
.
Osman Gürcan Çelikkol bir noktadan sonra İstanbul avukatı olmaktan çok artık bir Türkiye avukatıydı. Beyefendiliği, mahkemelerdeki tavırları, haksızlığa uğrayanların haklarını savunmak için verdiği seviyeli mücadele ve hukukçuluğuna dair ortaya koyduğu pek çok özellik çok kısa zamanda adalet dünyasında konuşulur olmuştu….
O artık gerçek bir avukat gerçek bir hukukçuydu. Yargıç ve savcıların Osman Bey savunma yaparken büyük keyifle dinlediği çok özel bir isim olup çıkmıştı…
KÖTÜLERDEN HEP UZAK DURDU
Herkesin dost olmayı istediği bir isim olan Çelikkol, hayatına girecek insanları ince eleyip sıkı dokuyordu. Zira biliyordu, yaşadığı dünyada iyi olduğu kadar kötü ve kendisine zarar verecek insanların da olduğunu…
Ülkesini bu denli seven, kurucusuna o denli hayran, hepsinden önemlisi Cumhuriyet’i kendine ilke, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü yaşamına rehber edinen genç avukatın yüreğinin derinliklerinde bir şeyler olmalıydı.
Vardı….
Hırsızın, haraminin, şerefsizin olduğu gibi Çelikkol gibi dürüstlerin de kendilerini ait hissettikleri bir yerler vardı kuşkusuz…
ATATÜRK’TE ÇOK ÇEKTİ BE!
O yer, 9 Eylül 1923’e Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan kısa adıyla CHP, upuzun adıyla Cumhuriyet Halk Partisi’ydi.
Atatürk bir dünya lideridir. O’nun bu özelliği tartışılmaz… Ve kendi karakterinde ya da karakterine yakın insanlardan oluşmasını istediği bir partiydi kurduğu.
Kurdu da… Her ne kadar o zaman bile parti içinde bir takım hizipçiler, a-normal tipler vardıysa da Atatürk’ün dik ve sağlam duruşu karşısında fazla at oynatamadı o hainler…
Atatürk sadece savaş meydanlarında değil, demokrasiye geçirdiği ülkesinin Meclis’inde de bu ve buna benzer art niyetli insanlarla savaştı durdu.
Hiç uzağa gitmeyelim. O yıllarda da CHP’ye zarar vermeyi isteyen, Atatürk’ü devirmeyi planlayan bugünün FETÖ’cülerine benzer tipler vardı. Hiçbir art niyetliye, hiçbir kötü düşünceliye, hiçbir haine yol vermedi Bay Mustafa…
O’na da yakışan buydu elbet… Dünyaya yenilmemiş bir dev, içeride ki üç beş haine yenilecek miydi? Tabi ki hayır, tabi ki ASLA!
KEDİ ‘ŞERO’ KADAR BİLE OLAMADILAR
O hainler hep vardı CHP’de. Bazen partinin bir çaycısıydılar, bazen bir milletvekili bazen de lider olup çıktılar vatandaşın karşısına… Ama hiçbiri partinin kedisi ‘Şero’ kadar sadık, partinin kedisi ‘Şero’ kadar Atatürk’ü ve O’nun kurduğu CHP’yi sevemedi.
Parti içi derin altyapı (!) CHP’yi ve ülkeyi sevenleri de sevemedi.
OSMAN GÜRCAN ÇELİKKOL VE CHP
Yıllar geçti, geldik bugünlere….
İstanbul’un olduğu kadar Türkiye’nin başarılarından gurur duyduğu, meslektaşlarınınsa feyz aldığı bir Osman Gürcan Çelikkol çıktı ortaya…
Hani yazımın girişinde doğumundan avukat olduğu yıla kadar özetle anlattığım adam var ya. Hah işte O!
Kulaklarından birine ‘Cumhuriyet’ ötekine ‘Mustafa Kemal’ fısıldanan o genç avukattan ne beklenir ki ? Tabi CHP çatısı altında yer almak…. O’da öyle yaptı dostlar… “Ata’mın partisi” dedi, “ülkemin partisi” dedi, “benim partim” dedi ve yerini CHP saflarında aldı.
İstanbul CHP’ye önce üye gösterdiği üstün başarılar sonucunda da 2010 – 2012 yılları arasında partinin İstanbul Disiplin Kurulu Başkanlığı’na kadar yürüdü…
E o makamda Çelikkol olur da, adaletsizlik beklenir mi? Kuşkusuz ki hayır. O’da öyle yaptı… Kendisine tevdi edilen görevi öyle güzel ve adaletli bir biçimde yerine getirdi ki, Çelikkol adı artık sadece hukuk dünyasında değil CHP kainatında da (!) konuşulan isim olmuştu.
Çelikkol gerçek bir vatansever ve bir o kadar gerçek bir Atatürkçü… Bu iki neden yan yana geldiğinde de CHP’li olmaktan başka şansı olmadı çelik yürekli adamın…
Dışarıdan baktığında CHP’yi hep bir Türkiye partisi gibi gördü ve buna da kendini inandırdı başarılı hukukçu. Zaman içinde bazı haksızlıkları görmeye başlayınca da, geldiğinin bir CHP’den çok bir AK Parti olduğunu düşünmeye başladı. (Bunu O demiyor, benim gözlemlerimden çıkardığım bir sonuçtur bu)
VE ÇELİKKOL YEREL İLE ADIM ATTI SİYASET SAHNESİNE
Ve Avukat Osman Gürcan Çelikkol siyaset sahnesinde !
2014 yılında Beylikdüzü’nden belediye başkan aday adayı oldu. Karşısında ki rakipse o güne kadar CHP’nin ilçe başkanlığını yapmış bugünün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’ydu.
Beylikdüzü halkı şaşkındı. Vatandaşlar farklı aday ve adaylar beklerken ve de içlerinde Avukat Osman Gürcan Çelikkol gibi bir isim varken bu adam nasıl ve ne gerekçeyle ortaya çıkarılmıştı?
“- Osman Gürcan Çelikkol hakkında ne düşünüyorsun?”
“- Ne düşününebilirim? Adam gibi adam. Beylikdüzü’ne eğer bir başkan seçilecekse mutlaka Osman Bey olmalı..”
TANRI’NIN DEĞİL BİLİNMEYEN GÜÇLERİN ADALETİ
O yıl yapılan seçimlerde sandıktan çıkan Ekrem İmamoğlu oldu. İmamoğlu, düne kadar CHP İlçe Başkanı’yken bir sonra ki gün Beylikdüzü’nün Belediye Başkanı olmuştu.
Ertesi gün bir kez daha soruyoruz halka:
“- Dün başka dediniz bu gün başka şeyler oldu. Bunu nasıl açıklarsınız?”
“- Anam avradım olsun ki ben ve ailem oylarımızı Osman Bey’e verdik. Bizim gibi bir çok aile böyle yaptı. Çıkan sonuç tam bir hüsran, tam bir hayal kırıklığı. Bu bir tezgah, bu bir oyun”
BU BİR SEÇİM MİYDİ FİLM MİYDİ, ANLAYAMADIK
Vatandaş mıydı yalan söyleyen yoksa el altından vizyona konan bir film mi vardı, bakın işin orasını anlayamadık.
İmamoğlu (Onca istemeyen Beylikdüzülü’ye rağmen) ertesi güne belediye başkanı olarak uyandı ve vakit kaybetmeden başkanlık koltuğuna oturdu.
Osman Çelik Gürcan Çelikkol mu?
Seçimde nelerin döndüğünü herkesten iyi bilendi ama danışmanı dahil hiç kimseyle o gerçeği paylaşmadı. Aradan yıllar geçmişine rağmen bugün bile saklı bir tarihtir 2014 yılında yapılan yerel seçimlerin Beylikdüzü ayağı....
VE ÇELİKKOL ARTIK CHP’YE KIRGIN
Çelikkol, o seçimde yaşadıklarından sonra önce partisine küstü. İstifa etmedi ama artık partisiyle en ufak bir ilintisi kalmadı.
Haklıydı.
Zira haftalar içinde değil, günler içinde hiç değil, saatler içinde hayata geçirilmiş aşağılık bir planla vatanın doğru ve dürüst evladı Çelikkol dururken adı şaibeden geçilmeyen biri Beylikdüzü Belediye Başkanı olmuştu.
Başkan olmadan ve olduktan sonra Beylikdüzü’nde bir müteahhit olarak adı sayısız usulsüzlüğe karışan bir isim, 2014 yılında önce Beylikdüzü’nün, ardından Haziran 2019’da yapılan seçimlerde de İstanbul’un Büyükşehir Belediye Başkanı olmuştur.
Hakkında sonuçlanan ve devam edegelen sayısız dava bulunan İmamoğlu, 2019’dan beri İstanbul’un CHP’den çok HPD oylarıyla seçilmiş bir belediye başkanı…
Osman Bey mi?
O, Cumhuriyetine ve O’nun kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e aşık ancak bugünün farklı Kemal’inin elinde olan partisi CHP’yi kırgın…
Kolay kolay da affedeceği düşünülmeyen bir kırgınlık.
Bizden bir not:
Üzülme be Osman Başkan…
Bu ülkede CHP’nin başına geçecek başka Kemal’ler de olacaktır. O Kemal’ler geldiğinde Uranüs ve Gaia'nın kızı olan adalet ve düzen tanrıçası Themis, mutlaka ki gereğini yapacaktır..
Bir başka yazıda, röportajda ve konuda görüşmek buluşmak umut ve dileği ile…